Göreme Açık Hava Müzesi’nde Azize Barbara Şapeli’nin önündeki bilgilendirme yazısını okurken şu ifadeler dikkatinizi çekecek: “… zaten şaşkına dönen ziyaretçiler… karşısında da hayrete düşerler.” Şaşkına dönmek ve hayrete düşmek… Bunlar, tam olarak Kapadokya geziniz süresince yaşayacağınız duyguların özeti gibi. Kapadokya’nın girişine “Şaşkına dönecek ve hayrete düşeceksiniz.” yazılı bir tabela asılsa bunu kimse yadırgamazdı herhalde.
Peki Kapadokya’yı bu kadar özel yapan ne? Dünyanın dört bir yanından dört mevsim akın akın gelen ziyaretçileri, benzersiz bir konaklama deneyimi yaşatarak ağırlayan Kapadokya tam olarak neler vadediyor? 24 saat içerisinde kendinizi önce sıcaktan bunalmış halde soğuk bir limonata içip sonra ertesi gün kardan adam yaparken bulabileceğiniz bu sürprizlerle dolu bölge neden milyonlarca insanın “Mutlaka görmeniz gereken yerler” listesinde yer alıyor?
Sizin Kapadokya’yı görme isteğinizin arkasında kendinize göre farklı gerekçeleriniz mutlaka olacaktır ama biz burada birçok insan için önce ikna edici sonra da tatmin edici olacağını düşündüğümüz bazı gerekçeleri sıralayacağız.
Daha önce hiç mağarada konakladınız mı?
Dünyada mağarada konaklayabileceğiniz yer sayısı sınırlı. Hem mağarada konaklayıp hem de lüks bir hizmet deneyimi yaşayabileceğiniz otel sayısı ise daha da sınırlı.
Mağara odanızdan çıkıp, Güvercinlik Vadisi’nin muhteşem manzarasına bakarken havada asılı duran balonların yarattığı görsel şölene dalıp gittiğinizde “Acaba yarın kahvaltımı vadide gün doğumunu izlerken mi yapsam?” diye düşünebileceğiniz yer sayısının azlığından ise hiç bahsetmiyoruz bile. Kapadokya’da yaşayacağınız konaklama deneyimi hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak nitelikte.
Dünya mirası, doğa mucizesi, ortak kültür paylaşımı
Yazının başında da bahsettiğimiz Göreme Açık Hava Müzesi, 1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Burası 9.yy’dan 13.yy’a kadar manastır hayatına ev sahipliği yapan ve hatta manastır eğitim hayatının başlatıldığı yer olarak kabul edilen bir kaya şehir. Buradaki kiliseleri, şapelleri ve diğer komün yaşama ait kullanım alanlarını, böyle bir atmosfer içerisinde görmek gerçekten sıra dışı bir deneyim.
Doğanın mucizevi bir şekilde biçimlendirdiği bu vadide, birçok kültürün ortak geçmişine ait izler bulunuyor. Göreme Açık Hava Müzesi’nde dolaşırken konuşulan dillere kulak kabarttığınızda ne kadar kalabalık bir kitleye hitap ettiğine bizzat şahit olacaksınız. Özellikle çok az ışık aldığı için içindeki freskleri yüzyıllardır bozulmadan koruyabilen Karanlık Kilise’ye adım attığınızda, burayı tasarlayan aklın mistisizmiyle büyülenecek ve merak duygunuza yeni halkalar ekleyeceksiniz.
Gerçek mi, film seti mi?
Turistlerdeki Venedik’in gerçeküstü yapılanmasının yarattığı kafa karışıklığı hakkında konuşan Venedikli bir restoran işletmecisi, kendilerine “Venedik saat kaçta kapanıyor?” diye sorulduğundan bahsetmişti bir yemek programında. Sahi, Kapadokya kaçta kapanıyor?
Paşabağları Ören Yeri’ni şaşkınlıkla gezerken, yol kenarlarında rastlayacağınız at çiftliklerindeki muhteşem atların koşuşunu izlerken, gün doğumunda sıcak hava balonlarının ortaya çıkardığı nefes kesici manzaranın tadını çıkarırken ya da Jeep safariye çıkmış araçların maceraya çağıran sesini dinlerken, buranın gerçek bir yaşam alanı değil bir film seti olduğu hissine kapılacaksınız. Rüzgarın ve suların bir heykeltıraş özeniyle şekillendirdiği Kapadokya coğrafyası, tüm fevkaladeliğiyle akşamları kapısı kapatılıp dekorları içeri toplanan, gerçek olamayacak kadar güzel bir kurmaca dünya gibi görünecek gözünüze.
Ruhunuz doyacak, peki ya mideniz?
Yeni bir yeri gezerken, orayı tanımaya çalışırken bunun uçtan uca bir deneyim olduğunu bilenlerdenseniz, yerel lezzetlerin bu deneyimdeki önemini iyi bilirsiniz. Kapadokya geziniz süresince buradaki tarihi ve kültürel değerler ruhunuzu doyururken bölgenin yerel mutfağı da midenizle sessiz ve mutlu bir anlaşma yapacak.
Yerel otlar, baharatlar, tahıllar, bölgenin yetiştirdiği et ve süt ürünleri ile hazırlanmış otantik lezzetler, Kapadokya hikayenizin en önemli parçalarından biri olacak. Günün yorgunluğunu muhteşem bir yemek ve bölgenin en özel şarapları eşliğinde üzerinizden atmak isterken, bizim favorimiz Uçhisar’daki Moniq Restaurant’ın menüsündeki bölgeye özgü akıl çelici ve ağız sulandırıcı seçeneklerin arasında kaybolduğunuzda bu söylediklerimiz aklınıza gelecek ve ne kadar haklı olduğumuzu anlayacaksınız.
Her mevsim vaatkar, günün her saati sürprizli
“Kapadokya’ya ne zaman gidilir?”, “Kapadokya’ya kışın gidilir mi?”, “Kapadokya’ya yazın gidilir mi?”, “Kapadokya’ya balayına gidilir mi?” Bu ve buna benzer tüm sorulara verilecek tek bir cevap var “Evet”. Kapadokya’ya dört mevsim gidilir. Tek başına da gidilir, çift olarak da… Çocuklarınızı da götürebilirsiniz, her yaştan insan bu yolculuktan keyif alabilir. Gün doğumundan gün batımına kadar her anı dolu dolu geçirebileceğiniz bir yer ve yapacak bir aktivite mutlaka bulursunuz. Yalnızca kafa dinlemek için mi yolculuğa çıkmak istiyorsunuz? Kapadokya kafa dinleme tatili için de biçilmiş bir kaftan. Mağara odanız ve vadi manzaranız size şiirler, romanlar yazdırır eğer niyetiniz varsa.
Kapadokya’da yağan karın ortaya çıkardığı manzaralar eşsiz bir güzellikte. Bahar havası ise en güzeli! Yaz akşamları burada başka yerlerde olduğundan daha uzun sanki. “Kapadokya romantik bir yer mi?” Evet. Birçok çift balayı için Kapadokya’yı tercih ediyor. Hem Jeep Safari yapıp hem ata binip hem de balonda gün doğumunu izleyebileceğiniz bir yerde zamanın akışı elbette yavaşlıyor ve size hiçbir deneyimden mahrum kalmamanız için torpil geçiliyor adeta.
Nasıl, gerekçelerimiz gerçekten de ikna edici değil mi?
“Klişelerin klişe olmak için bir sebebi vardır.” lafını bilir misiniz? Kapadokya tatilinizde, bir yandan kendi hikayenizin peşinden giderken bir yandan da Kapadokya’ya ait tüm klişelere kucak açıp “Sizi anlıyorum ve sevgiyle kucaklıyorum” diyeceğinize emin gibiyiz. Örneğin Venedik’te gondolla gezmeyi fazla “turistik” bulup pas geçmek istemenizi anlayabiliriz ama Kapadokya balonlarına karşı koymak için sağlam bir irade lazım. Kendinizi böyle bir anı yaşamaktan niye alıkoyasınız ki? Her anın keyfini çıkarmaya bakın.